2023’ün oyunlar ismine ne kadar uygun geçtiğine artık herkes hemfikir. RYO seven de bir şeyler buldu kendine, aksiyon seven de. Lakin uzun vakittir neyin eksikliğini çekiyorum biliyor musunuz: Şöyle mecnun üzere saracak çevrim içi bir oyun. Hâlihazırda çıkmış oyunlara hoş güncellemeler geliyor ancak uzun vakittir yeni bir yüz görmüyoruz bayağıdır ya. Ve hayır, Overwatch 2 yeni sayılmaz.
İşte tam da bu yüzden THE FINALS’ı gördüğümden beri radarımda olan bir oyun. Natürel ki tek alameti farikası çevrim içi oynanıyor olması değil. Bana THE FINALS’a dair heyecan tohumları eken bir öteki sebep de Battlefield’ları yapan grubun elinden çıkmış olması. Oynanış cephesinden bunun ne manaya geldiğini ilerleyen vakitlerde daha ayrıntılı anlatacağım lakin deneyimli bir takımın çevrim içi nişancı oyunu yapması da maçta skoru 2-0’a çıkarıyor. Zira çevrim içi oyunların bir öbür sorunu da oyun her ne kadar uygun olursa olsun oyuncu sayısının azlığı nedeniyle “ölüyor” olmaları. Battlefield 3’ün hâlâ daha oynandığını düşünecek olursak THE FINALS’ın başına gelecek berbat ihtimaller hayli bir azalıyor.
Para hortumlamak hiç bu kadar keyifli olmamıştı
THE FINALS’ın oynanışından evvel temasından bahsetmek istiyorum. Sebebi besbelli: Temayı şahane işlemişler. THE FINALS, temelinde bir yırtıcı bir spor. 3 kişilikli 3 grubun (ki turnuva maçlarında bu sayı 4’e çıkıyor) parayı cukkalaması üzerine şurası. Bu grubun üyeleri yeri geldi mi öldürüyor, yeri geldi mi de ölüyor. Her bir grubun kendine has isimleri, maçları sunan spikerler ve hatta spikerin yardımcı spikeri, maçın oynandığı stadyum, o günün hava durumu… Bütün bu elementler THE FINALS’ın nitekim TV’de yayımlanan bir şov olduğu ilüzyonunu çok uygun veriyor. Hele ki spikerler inanılmaz keyifli. Arenadaki birinci kan döküldüğü vakit spiker ve yan spiker güya bir futbol maçı anlatıyormuşçasına ciddileşiyor. Şayet bir kadrodaki herkes ölürse spiker, bunun duyurusunu geçmeden etmiyor.
Bu biçimde anlattığım için birinci bakışta THE FINALS’ın bir Battle Royale olduğunu düşünebilirsiniz lakin o denli değil. Objektif odaklı bir tecrübe sunuyor desek çok daha gerçek olur. Zira ekibiniz büsbütün öldürülürse aşikâr bir mühlet sonra tekrardan oyuna dahil olabiliyorsunuz. Yani bir başka deyişle elenmenizin tek yolu gerekli objektifi (ki bu da kasaya 20 bin dolar koy, kasaya en çok para koyan birinci iki grup ol gibi) yerine getirememek. “Elenmek” sözünü aslında yanlış kullanmadım. Zira asıl çabanın döndüğü yer turnuva modu.
Dinamik harita, hiperstatik eğlence
Şimdi gelelim Battlefield’i yapan takımın imzasına: Büsbütün parçalanabilir yapılar. Objektifin de kütleye sahip olan bir kasa olduğunu düşünürsek objetkif bu harita özgürlüğünden direkt etkileniyor. Örneğin bir ekip üstte kasayı korusunlar. Daima saldırıyorsunuz lakin herifler canavar üzere oynuyor, kasaya yaklaşamadınız bile. Peki… Siz üste çıkmasanız da üstü aşağıya gelse?! Yerleştirdiğiniz yapışkan bombalar, balyozlar, RPG’ler ve kimi yetenekler sayesinde duvar, kolon, kiriş yani ALLAH NE VERDİYSE kırıp geçebiliyorsunuz. Bu da oyun alanında yalnızca yatay ekseni değil, düşey ekseni de hesaplamanın gerektiği manasına geliyor.
Henüz daha açık betada sınıfların istikrarı hakkında konuşmanın pek yanlışsız olduğunu düşünmüyorum. Aslında o denli çok bol sınıf olduğundan değil de oyunculardan gelecek geri bildirimleri kesinlikle dikkate alacaklardır. Oyuncular beden tipi üzerinden sınıflandırılmış: Light, Medium ve Heavy. İsimleri aslında ne yaptıklarını az buçuk anlatıyor. Kullandığınız silahlar ve yetenekler büsbütün farklılaştığı için bu üç sınıfı oynamak tıpkı hissettirmiyor. Ve hatta yalnızca silahlar ve yetenekler değil karakterlerin can, hareket suratı üzere baz statüleri de değişiklik gösteriyor.
Battlefield, Call of Duty üzere nispeten süratli nişancı oyunlarını seven şahıslara katiyetle tavsiye ediyorum, o cepte. Madalyonun öteki yüzüne bakmak gerekirse Counter-Strike, Valorant üzere taktiksel nişancılardan eskisi kadar keyif alamayan oyuncular da THE FINALS’ı radarlarına eklemeli. Hem “beyinsiz üzere yalnızca adam öldürüp skor almalı” bir oyun değil hem de bu saydığım taktiksel nişancılar kadar “tryhard” değil. Arkadaşlar ortasında kullandığımız bir tabir olarak “zırva peek’lerden” bıktıysanız THE FINALS en azından birkaç maçlık baht verilmesi gereken bir imal olmuş. Zira THE FINALS, öldürme eğlencesi/objektif sorumluluğu istikrarını çok uygun veriyor.
THE FINALS
Yapım: Embark Studios
Dağıtım: Embark Studios
Fiyatı: Oynaması ücretsiz
Bulunduğu Platformlar: PC, Playstation, Xbox
